mal mümine - haberler
 
Ana Sayfa
davut
ziyaretciler
davut ergen
haberler
posta
resim
İletişim
halil ergen
   
 
güncel haberler
ergenom
davut tarih 05.06.2009, 20:47 (UTC)
 

‘2009 yılında gerçekleştirilecek darbe için zemin hazırlamaya çalışmakla’ suçlanan ve savcının hazırladığı iddianamede ‘Ergenekon Terör Örgütü’ olarak adlandırılan yapıya, Engin Bağbars’ın ifadeleri sonucu ulaşıldığı ileri sürülüyor. Peki, bu nasıl bir yapılanmaydı? Kim neyle suçlanıyordu? Operasyon nasıl başlamış ve sürmüştü? Kendilerine neden Ergenekon ismini vermişlerdi? İşte yeni başlayanlar için ‘Ergenekon olayı’.

Öncelikle milliyetçi çevreler, Türklüğün var oluş destanı Ergenekon’un böyle bir operasyonla gündeme gelmesinden rahatsız. Destanın adının, bu örgütle ilişkilendirilmesinin özellikle yapıldığına ilişkin iddialar bulunuyor. Ergenekon adının, bu örgütle nasıl yan yana geldiğini anlamak için resmi belgelere bakmakta fayda var.

Her şey 12 Haziran 2007’de, Ümraniye’deki bir evde 27 el bombası bulunmasıyla başladı. Bu kapsamda gözaltına alınanlardan biri, piyade komando astsubaylığından, paraşüt atlayışında diz kapağında oluşan sakatlık nedeniyle emekliye ayrılan Oktay Yıldırım’dı. Yıldırım’ın evinde ve çalıştığı işyerinde ele geçirilen belgelerden biri, ‘Lobi’ adını taşıyor. Üzerinde ‘çok gizli’ yazan bu dosyada, ‘Ergenekon’un ‘Lobi’ örgütlenmesinden söz ediliyordu. Bu yüzden Ümraniye operasyonundan sonra yürütülen soruşturmada gözaltına alınanlara, bu dosyadaki bilgilere dayanılarak, “Şu anda size gösterilen Ergenekon organizasyonu nedir, lideri kimdir, ast-üst ilişkileri, silahları, eğitimleri, eylemleri ve faaliyetleri hakkında detaylı bilgi veriniz. Bu dokümanda adı geçen şahıslar ve gruplarla ilişkilerinizi anlatınız” dendi. Buradan, Ergenekon adının ele geçirilen bu belgelere dayanılarak örgüt ismi olarak kullanıldığı anlaşılıyor.

22 Ocak 2008 günü sabaha karşı gözaltılar başladı; aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu 33 kişi sorgulanmaya başlandı. ‘Ergenekon’ adı verilen operasyonda, altı ayrı ilde 24 farklı adrese eş zamanlı baskın yapıldı. Küçük’ün yanı sıra avukat Kemal Kerinçsiz, Fuat Turgut, gazeteci Güler Kömürcü, Türk Ortodoks Patrikhanesi Yöneticisi Sevgi Erenerol, Mersin’de silah üzerine ‘ölme-öldürme yemini’ ettiren emekli Albay Fikri Karadağ ile Susurluk skandalının kilit isimlerinden Sami Hoştan ve ‘Drej Ali’ lakaplı Ali Yasak’ın gözaltına alınması dikkat çekti.

Sonuç itibariyle ‘Ergenekon’ operasyonu, aslında 22 Ocak’ta başlamamıştı. Resmen 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası soruşturmasının devamı niteliğindeydi. Ama gayri resmi olarak, Engin Bağbars’ın 2006’da verdiği ifadeden bu yana soruşturma gizlice sürdürülüyordu.
Konuya ilişkin yöneltilen bir soruya Başbakan Tayyip Erdoğan, “Devlet çalışıyor arkadaşlar” cevabını verirken; İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Gelişmeleri takip ediyoruz. Her şey savcılığın kontrolü altında” dedi. Operasyonla ilgili ilk resmi açıklama ise İstanbul Valisi Muammer Güler’den geldi. Güler, operasyonun İstanbul’un dışındaki illeri de kapsadığını belirtirken; savcı, göz altıların Ümraniye soruşturmasıyla ilgili olduğunu açıkladı.

Üç günlük gözaltı süresinin sonunda, 26 ve 27 Ocak’ta; emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanı Fikri Karadağ, Susurluk Davası hükümlüsü Sami Hoştan, gazeteci Güler Kömürcü, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Sevgi Erenerol ve Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz’in de aralarında bulunduğu dokuz kişi tutuklama istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi hakime ifade veren Güler Kömürcü serbest kalırken, diğerleri tutuklandı.

“Ordu el koyacaktı”

Ergenekon örgütü, savcılık tarafından ‘2009'da yapılacak darbeye zemin hazırlamak’la suçlandı. Hatta bu amaçla, PKK ve DHKP-C terör örgütlerini tetikçi olarak kullanacaktı. Yani bir tarafta milliyetçi, Atatürk ilkelerini tam anlamıyla hayata geçireceklerini ileri süren Ergenekon, ülkeyi bölme hedefindeki teröristlerle işbirliğine giriyordu. Ayrıca 2009 tarihi de önemliydi. Hedef olarak neden bu tarih konulmuştu? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın görev süresinin Ağustos 2008’de dolacağı ve yerine Orgeneral İlker Başbuğ’un geçeceğine dikkat çekiliyor.

Taraf gazetesinde Neşe Düzel’e ‘2009 darbesi’ni yorumlayan gazeteci Murat Belge, “2009’da planlanan darbe, 12 Eylül’den beter olacaktı” görüşünü savundu: “O darbe planında kıyamet gibi kan akacaktı. Linçler yaşanacaktı. Dört beş gün sonra ordu kardeş kavgasına son vermek üzere gelip bu kanı durduracaktı. Ama ordu, bu saldırıları durduruncaya kadar, istenmeyen unsurlar zaten temizlenmiş olacaktı.”

Bu arada operasyonun perde arkasında Fethullah Gülen Cemaati’nin de adı geçti. Konuya ilişkin İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Eşref Bitlis’i, ABD güdümlü gladionun katlettiğini açıklayan general tutuklandı. Operasyon merkezine Fethullahçı polis şefleri oturtuldu” açıklamasında bulundu.

 

küresel ısınma
davut tarih 05.06.2009, 20:46 (UTC)
 Küresel ısınma, insan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artışa verilen isimdir.

50 yıldır saptanabilir duruma gelmiş ve önem kazanmıştır. Dünya'nın atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyılda 0.6 (± 0.2) °C artmıştır. İklim değişimi üzerindeki yaygın bilimsel görüş, "son 50 yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkiler oluşturduğu" yönündedir.

Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının neden olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit, su buharı, metan gibi bazı gazların, güneşten gelen radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı soğutarak yerkürenin fazlaca ısınmasına yol açtığı ileri sürülmektedir.

Bunun yanısıra 1960'ı yıllarda başlayan "Gamma Işıması Patlamaları" küresel ısınmaya neden oluyor olabilir. Bu patlama ışımaları çok yüksek enerji ve radyasyon yayarak sadece Dünyamızı değil, Güneş'i, Güneş Sistemimizi ve yakın uzayımızı etkilemektedir. Fosil yakıt kaynaklı teoriye göre bu teori daha fazla soruya cevap verebilir niteliktedir. Fosil yakıt kaynaklı teori sadece Dünya'da ki ısınmayı açıklamaya yöneliktir ve güneş sisteminde ki ısınmayı açıklayabilmek noktasında yetersiz kalmaktadır. Oysa ki "gamma ışıması patlamaları"nı temel alan teori daha geniş zamanda soruları cevaplayabilmektedir. Gamma Işıması Patlamalarının etkisiyle daha da ısınmakta olan dünya iç çekirdeği de atmosfere salınmakta olan "iç çekirdek kaynaklı gazları"n çıkışını arttırmaktadır. (SEKAR -John/Velikovsky-TEORİSİ)

Su buharı, diğer sera gazlarından farklı olarak güneşten gelen radyasyonun şiddetine ve gezegenin ortalama ısısına göre sabit olan bağlı bir değişkendir. Dolayısıyla küresel ısınma konusunda pasif etkiye sahiptir. Ancak diğer sera gazları, yer yer bağımsız değişken olarak küresel ısınma üzerinde aktif bir etki yaratabilirler. Örneğin karbondioksit, yoğun volkanik etkinlik sonucu ya da insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasıyla yoğun olarak atmosfere salınabilir. Bu durum, gezegenin ortalama ısısından bağımsız olarak ortaya çıkabilen ve ortalama ısının artması sonucunu doğuran bir etken olarak işlev görür.

Bugün için bilim çevrelerinde küresel ısınmada baş rolün atmosferdeki karbondioksit oranının artmasına bağlanmaktadır. Her ne kadar atmosferdeki karbondioksit,

yeşil bitkilerin fotosentez olayında,
karbondioksitin litosfer yüzeyinde suda çözünmesiyle,
atmosferden çekilmekte ise de, bu mekanizmaların kapasitesinin üzerinde karbondioksit salınımı, gezegen üzerinde sera etkisi yaratmaktadır.

Su buharı dışındaki sera gazları dolayısıyla gezegen yüzeyindeki ortalama ısının artması, buharlaşmanın artmasına yol açacaktır. Bu ise atmosferde daha fazla su buharı, yani bulut oluşmasına yol açar. Bulutlar, güneşten gelen radyasyonun bir bölümünü dış uzaya yansıtırken bir bölümünü soğurarak ısınırlar, bir bölümünü de yeryüzüne geçirirler. Litosfer ve hidrosfere ulaşan bu radyasyonun da bir bölümü soğurularak ısınmaya yol açarken bir bölümü dış uzaya yansır. Dış uzaya yansıyan radyasyon yeniden bulut kütlesi ile karşılaştığında, aynı olaylar yaşanır, yansıtılır, soğutulur, dış uzaya kaçar.

Bu mekanizma, su buharı dışındaki sera gazlarının atmosferde artması sonucu bulutların sera etkisini artırmakta, küresel ısınmaya yeni bir katkıya yol açmaktadır.

 

<-Geri

 1 

Devam->

 
Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol